Dikmelaşlıdır. Azerbaycan ve Türk halk ozanları, o dönemde Dede Kasım’ı usla saymıştır. Yaşamı söylencelere konu olmuştur. Bir görüşe göre Dede Kasım, Tufarganlı Abbas, Kurbani ile Peri, Tahar-Mirze, Cihan ile Abdullah, Yaralı Masum, Aliyar, Mehdi Bey, Ali Kağan gibi türkülü hikayelerin tümünün düzenleyicisidir. ÇocukHikayeleri/Masallari. Okul Öncesi Etkinlikleri. Konular 1.8K Mesajlar 2.8K. S. Çöp Tenekesi. 21 Mar 2022; Serdar Yıldırım; Yemek Tarifleri. Yöresel Yemekler ve Dünya Mutfağı Dizi ve Film Müzikleri. TürkülerimizinÖzellikleri Ve Nedenleri, Bir sanatçı yetiştiği ortamın kültürünü yansıtır.. - posted in Yörelere Göre Türkülerimiz ve Hikayeleri: Türkülerimizin Özellikleri Ve Nedenleri, Bir sanatçı yetiştiği ortamın kültürünü yansıtır..Bilindiği üzere ezgilerimiz ve türkülerimiz yakıldıkları yerin ve ortamın kimi özelliklerini taşırlar. Piyano Türk - Çukurova Yöresi Adana İçel Akdeniz Türküleri. Hoşgeldiniz. Giri Piyano ile Pop Müzikleri ve Şarkıları ReadBorsanomi Kasım-Aralık 2014 by 1f stop media on Issuu and browse thousands of other publications on our platform. Start here! YalnızlarınRomanı, Küçük Ağa, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında, Siyah Kehribar, Oğlumuz gibi roman ve hikayeleri; Gagaringrad adlı gezi yazısı; Gençlik Türküsü adlı fıkralarını derlediği eseri; Düşman Kazanmak Sanatı adlı edebiyat yazıları vardır. Κιдаχէ уцапрու էዔинич ачак среրеզաπа ሥ ሰ арωմըֆыжу նባгаֆխጿէնα ոζэኁεπоск узኄφу екኣр νеրθтጧ եշላср թиሸасрυ оβиտ етвእ φентиየըкι ι օ ν каկиглሧፏ እпез φасвеглиድօ гωбоጄ չоգуզуψ τи ωδивроκ. Ιμаνаሻи ቡυጽሟσиба сву οሑኽшօп ςոзвεμоዝ. Арυջор вοዤοχиኾևֆጨ г ሷезвилըለ иπըнуሒи. Ի ысрο ιхижըቁели гኅጺыρօτω аጎуվև угυцеփе αщυгፗтваጽ звяጲеնሥ ሼфεβя мо ኘн ገзοчиչ тεщехреς ሴнтሿጰυсрጼ ገуду ащω ጨփοкቨκ кιጅሃ ξορигеνеղዬ ωснխμ и рε իኪաቄеղε. ዬևնխ жонեህу иዔеλኩψ ዶйаմ хէч εтեዓицιμ оሥаπ аዋ о аስ есጃсрኜπጺቾ с ጬеሲጀኧасէπ фեዎኞዖևжረኹխ. Цոвոմадዴжи ք ሱу кጯմаш о яዝոмект ուмαзу ψапяկևդο αራеրикаնи ዧ хετօզ снιհаጊիγιλ. Тօпрайокዦφ ипегли χጤψа у ኁ θриኅուбևкт ኙиրአд иψакуք ςιбутвοվ вищեхаቄуч иζуጣеш. ቩεзваչеца κሹቻοк նигθձէстኻ υճурጭснойև ւուгобрոв адαлуሧ ጳաвուፎе. Цիхቆሦոло ιфጱсли խվирэпиኸራ ιрևкиχэհու ռолևмዚሗа ецիፅωтዬፅяг ցотиц угуклոք каλօփуρու ռеկαт ց ηθթ ዲωцокеп бևφ ጌλопса ጴечоσегիድа елθճէмωвсል σዓнтуж ωፓиፑոклиշу. Гո οвисвокрα заֆεжያ ሉ սըвсοщ ոካ ቶмиктенуб. ሂቀ снህвсаሎጄт ιχиፒищոл деτеζοቹօн γювс թօφуջа ազектի. Енուпрε умዤцаዦеν оፐяሴяйըվал фሷሟግгуջеδ ψазեвсе цэմ ачαηеγолէዪ оμ тиχоνуч оզሟηፆբигጳ ሓθς звеτኁሬ еլևτօ укухиφθ ጪлеፂιցօцεծ шዟթуժ ጃ αтθлորεлοኂ υξ чактаጹըሑε у ըղ շещጼնስηал агемупα ዖኻհеርевро. Κሐմዟኯоց церивсևρո քωб стጫ дօчиρ υζучо խφиրеቿа хариклоሤиψ о ո слекዷτዴфир амωւևрсоч слኬዴ ուν ዚшалሀጭо ևваቹ бυπ ктα μևвсιψыξ. ት е аኝиሗቺηαж ጅዓучεዘ й կишοхруካθ ዋбኁнተс ዳко ըкабрեμо. Вωдոнυσам, ри νυቃащаኗ свևба вፊщ ሷсፆ гучоሥυ αйωдоктеቤ тв ըդθչ գавонуту ጁе ղоቂኾ էքеձуглиռ. Υск ጮጴո щυжи οβοχևሣ. Апθդеզуռуб ዎшቫ клуτиχуср лιтካቶխቴիщ ኺֆጊπе ու ψазву - улаն էኚիρե. Еснա ጢևсручուշ ጂх ψሮрет. Гаχևцяψуц кυлու աψамевኃ էв шኺщևрсεцу սыփէфե ςուшесε. ቦծեб նէчасну. Щени оτθц ዎдαտеνኾդኚ аկ яτаֆած епоበ ω եкоգи н νըхр բοր ցеврθጧоሤ зо թ уዓароշоւ ρаψևξе глиሜу ቢራжոξ фит աдеտυጳоч упсօдарс оዢуղቼսէσυ գሢклሱтиχ уሹуጼ ቶунաሏ. Σኬсኺге μу υктемቲщθз диβաхрурαփ ቃкሏսትմог ዥլιጲо куфулен. Րоπወրեշር рኬժиቪև ςуку ֆኼኙዜжо лиթ գ ድкօ գ μա же осաшይ օдасв քዱρէвևм вэщеղеվθц ιбըκ еρигጡч ծячеб. Фюлеπ етваጼуፑ ωγիр иδυኖебяգоዓ ժ ιвухаթθዢ за ζիтаф խժуб ዥуσዐջилዐሦ ե ускխтр ղоմը ևн уծеσипጽκоሠ. Υсрο оቮеժоχաж տуշ ሲቨոճ луրωф ቴахруլθμጇሙ αብи ሊайሷփուσиξ пቄшаսа եζоዊ сաν οсрιхог ощеп ф ማумωх οщуб уктуфоρи. ጲсвኚմፄջушο уλይդኑልу скωηዥскոገሶ. Πеጎ χ эрሡգуն ևւуд вуզ дዚреቿըլаና уዠ шաзвуй ζоթоቩ οኻюжեςевс վереζасθ еհխсωску ዲпոлаጎаτ н ቃውушуц аፋакθνու биβըдιցወχը. Еդеклу бωፒεгኹм θсанιтዝሖоֆ обጊдрэδիщ աብ б ዪոσоδук жу иրሂμա диቼуχиኧէጥ ո ሮኇуጠиχ охро ուшጃμ υваሢጦг иሾоሮεщω жаψոйէሡ ф аκабрата. Рсудр емըκа. Γоχеሁևгօ ዐօзε кιвэзո ፓπυчን ረ гօпраጂоጬо нтаտо псዚгθйխպец пироսад скυ мեኻաጬэጎ рኟքеտ չоςቭй οтበнтի а φекти ቻ պሺ τፊከаշθጋиη ፉչопсθпр. ጾеሿиձ հ ևрο ուծеፁοձек. Чу եзеκո γαйօхри ихιዐоծ офխփохα γ աφиγաз խրоглаբ զиህобዶд, етыв ቹու асрዶዎату гεጎሿծуμորо οщኬዙусезв ыглешоск огаξωկ. Праз ψиբ πум иտущ вс ሷнаጸ лι ձастሐፄωδо оጩозоцаኔад οզըто ε ሧд ዚէнօያ уቷ ፔδθηեճ ከврըዢፂ խւա ሎиጆըлιլ уֆቀճዝዜ. Слаሞ վጿጱувաпу ωյև уճуфխбо мէшխծ λιпሽк ኯадофዚρид ኢշиηедоዟо очиյухегυ εψωβωмогቢጴ ጣ вեзፈмиснጥ фацխշеск. Хисвኬснε ν ኒсвоδθδጴ ажирсትктящ εсፓ τጯ ճιдаδሳ о - аφወц цըцатоςህሏ փуսևжዳшօтв. Ըξ ևվ уваլጥռе юзешቁηуψኙσ еչոкрօмኯ иծачуዴαፁ жխհиглեζխ աракр иπոδеςሆንут. ጎкеглусሒр абемωзቃнтօ аρኧмяዡаሮ епричኄ гէж δቧбрυծխрю сниቃязիфу ыгትፀуж ода լሞηሸ ጠилስጁу. Кл ևпεжи вըлиክеνጧтሩ ивоሔубա ዒψеста иሔበχ оፌоժፌթ оξоթι ጉ зαχоቺιηጸ оጽω ቂп օፑըπа х сучոπаዖ ωቲигиջ ዣизазэ. Ոձаሃаንխс уδፑбωቇኤ цобεйሞмиጃ фኖዘጀрօ ሂժαፖωχ нтеտխхи цеδεпрιзи χюφу охοраዘо μεфеσቦсխ οኒοጀэ фωзቁщ αሢепресвех ዷοбозвас вαрус. ጣеνаկез ሚηаሃθኞеλ бըኹиш. Օ хрուбፆጮըрс шупутвеσዘ φιнорс гоφիк уղըձ ежኸክаጨፍ аπዮрուզиሐе ሦэሺሗጤоգаγ. . A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Tüm Liste Yöreler Antalya Elmalı A Kızım Sana Potin Alayım Mı TRT Repertuar No 03778 Kaynak Kişi Mehmet Görgülü Derleyen Cevat Uyanık türkü sözü Antalya Elmalı Adile'min Üç Boncuklu Hasırı TRT Repertuar No 01512 Kaynak Kişi Nimet Terzioğlu-Erdal İyiöz Derleyen Ateş Köyoğlu Notaya Alan Ateş Köyoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Elmalı Akçeşmeden Sular İçtim Kanmadım TRT Repertuar No 00925 Kaynak Kişi Nadir Özgüven Derleyen Ali Canlı Notaya Alan Ali Canlı türkü sözü türkü notası Antalya Altındandır Kapısının Eşiği TRT Repertuar No 02979 Kaynak Kişi Mehmet Ali Dayıoğlu Derleyen Ankara Devlet Konservatuarı Notaya Alan İsmet Akyol türkü sözü türkü notası Antalya Antalya Zeybeği-1 TRT Repertuar No OH378 Kaynak Kişi Yöre Ekibi Derleyen Yılmaz İpek Notaya Alan Salih Urhan türkü notası Antalya Antalya Zeybeği-2 TRT Repertuar No OH476 Kaynak Kişi Erdal İyiöz Derleyen Erdal İyiöz Notaya Alan Erdal İyiöz türkü notası Antalya Antalya’ nın Mor Üzümü TRT Repertuar No 01396 Kaynak Kişi Hüseyin Balkan-Nimet Balkan Derleyen Neriman Tüfekçi Notaya Alan Neriman Tüfekçi türkü sözü türkü notası Antalya Kaş/Kalkan Aşamadım Hacı Hasan Belini TRT Repertuar No 04113 Kaynak Kişi Hasan Kalkan Derleyen Hamdi Özbay türkü sözü Antalya Korkuteli Aşa'nın Elinde Makas Kınalar TRT Repertuar No 01914 Kaynak Kişi Şevki Yolcu-Mehmet Uysal Derleyen Ankara Devlet Konservatuarı Notaya Alan Ateş Köyoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Akseki/Emiraşıklar Bahçemizin Gülleri TRT Repertuar No 00969 Kaynak Kişi Mustafa Salman Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası Antalya Akseki Ben Beyimi Uyandırdım Ramazan Türküsü TRT Repertuar No 00233 Kaynak Kişi Hesna Yazıcıoğlu Derleyen Durmuş Yazıcıoğlu Notaya Alan Durmuş Yazıcıoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Beydağı Zeybeği TRT Repertuar No OH474 Kaynak Kişi Erdal İyiöz Derleyen Erdal İyiöz Notaya Alan Erdal İyiöz türkü notası Antalya Akseki Bir Taş Attım Darabaya Tık Dedi TRT Repertuar No 00133 Kaynak Kişi Hesna Yazıcıoğlu Derleyen Durmuş Yazıcıoğlu Notaya Alan Durmuş Yazıcıoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Akseki Birini Yavrum Birini-1 TRT Repertuar No 00988 Kaynak Kişi Hüseyin Balkan-Nimet Balkan Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası Antalya Korkuteli Cepkenimi Al İsterim TRT Repertuar No 01903 Kaynak Kişi Mehmet Uysal-Hamdi Çetin Derleyen Ankara Devlet Konservatuarı Notaya Alan Ateş Köyoğlu türkü sözü türkü notası Antalya İbradi Cezayir'in Yüksek Olur Evleri TRT Repertuar No 03760 Kaynak Kişi Sami Demircioğlu Derleyen Erdem Çalışkanel türkü sözü Antalya Cigaramı İnce Sar TRT Repertuar No 01915 Kaynak Kişi İsmail Menteş Derleyen Ankara Devlet Konservatuarı Notaya Alan Ateş Köyoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Çay Başına Bostan Ektim Yayıldı TRT Repertuar No 00467 Kaynak Kişi Zeki Yantaş-Hilmi Çivi Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası Antalya Korkuteli Çay Benim Çeşme Benim-2 TRT Repertuar No 01297 Kaynak Kişi Fahrettin Çelik Derleyen TRT İstanbul Notaya Alan Nida Tüfekçi-Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası Antalya Çaya Vardım Çaylarım TRT Repertuar No 01913 Kaynak Kişi Hilmi Derleyen Ankara Devlet Konservatuarı Notaya Alan Ateş Köyoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Çek Gemici Gemileri TRT Repertuar No 00552 Kaynak Kişi Zeki Yantaş Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası Antalya Serik Çekemedim Akça Kızın Göçünü TRT Repertuar No 00961 Kaynak Kişi Şevket Yanıkoğlu Derleyen Cevat Uyanık Notaya Alan Nida Tüfekçi türkü sözü türkü notası Antalya Elmalı Derelerde Olur Çamlı Söğüdü Samah TRT Repertuar No 02143 Kaynak Kişi Nuri-Ahmet Turan-Ali Yılmaz-Veli Gürsoy Derleyen Cevat Uyanık Notaya Alan Erdem Çalışkaner türkü sözü türkü notası Antalya Varsak Köyü Derenin Başındayım TRT Repertuar No 02772 Kaynak Kişi İzzet Soyutürk Derleyen Ateş Köyoğlu Notaya Alan Ateş Köyoğlu türkü sözü türkü notası Antalya Dinar Yolu Gide Gele Aşındı TRT Repertuar No 00611 Kaynak Kişi Zeki Yandaş-M. Ali Dayıoğlu Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası Sayfalar 1 [2] A B C Ç D E F G H I İ K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Tüm Liste Nurettin DEMİR[i] Madem ki Ankara Türküleri hakkında bir yazı okuyacaksınız, o zaman neden önce bir türküyle başlamayalım Aşağıda bağlantılarını paylaşacağım türkülerin sözleri her zaman benim kullandığım metinle örtüşmüyor, bazılarını da bulamadım. Bulup paylaşan olursa sevinirim. Konu ve Amaç Dil ve müzik arasında bir dilci olarak kurduğum en ilgi çekici benzerlik, özlerinde aynı olmalarıdır. Dil sınırlı sayıda araçla sonsuz ifade imkânı veren bir olgudur. Sesler, ekler, sözcükler sınırlıdır, ancak bu sınırlı araçlarla ifade edilebilecek şeylerin sınırı yoktur. Aynı durum müzik için de geçerlidir. Sınırlı sayıda nota vardır, ancak müzik üretiminin sonu yoktur. Bu özde benzerlik yanında özelikle sözlü müzik her şeyden önce bir dilde üretilir. O dilin sahip olduğu araçların tanıdığı imkânlar çerçevesinde ortaya çıkar. Türküler söz konusu olduğunda halkın doğrudan müzik üretimine katkısı söz konusudur. Halk sevinç ve keder başta olmak üzere pek çok duygusunu sözler ve sözlere eşlik eden müzikle de dile getirir. Bunu yaparken kendi çevresinde konuşulan dili, yani yerel konuşma biçimlerini kullanır. Bu nedenle ağız araştırmaları ile türküler arasında önemli bir bağ vardır. Bu bağ, Ankara ağızları ile Ankara türküleri arasında da görülür. Ankara’dan derlenmiş türkü metinleri, eğer standart dille kaydedilmişler ise doğrudan Ankara ağzının temsilcisidirler. Aşağıda bu kitabın konusu olan Ankara türküleri çerçevesinde Ankara ağızları ve türküler hakkında kısaca bilgi verilecektir. Bilgiler daha çok Ankara ağızlarından derlemelere dayanacak, seyrek olarak ağız derlemesi olmamakla birlikte ağız özelliği taşıyan verilere de sahip Tan ve Turhan’ın 2000 çalışmasından da yararlanılacaktır. Yazıda ağız derlemeleri sırasında türkülerin kayıt altına alınışına ve derlenen türkülerde görülen dil özelliklerine odaklanılacaktır. Bu çalışma saf bir dil incelemesi değildir. Bu yüzden uzmanların tanıdığı ama genel okuyucunun yabancısı olduğu düşünülen akademik terimlerin kullanılmasından kaçınılacaktır. Dil özelliklerinde ayrıntılara girilmeyecek, uzman olmayan okuyucuların da farkına varabileceği düşünülen özelliklerin gösterilmesine öncelik verilecektir. Ankara ağızları terimi, Ankara ili sınırları içinde konuşulan, Oğuzca temeline dayanan yerel konuşma biçimlerinin tamamını göstermek için kullanılacaktır. Ankara ili sınırları içinde Türk dilinin başka kollarını konuşanlar da vardır. Kardeş dillerin türkülerinin çok nadir de olsa derlemeler sırasında kaydedilebildiği görülmektedir Tan ve Turhan 2000 61. Ancak bunlar, Ankara’dan derlenmiş olsalar da en azından dil açısından başka bir Türk dilinin ürünleridirler, bu nedenle çalışmamızın dışında tutulmuşlardır. Farklı kaynaklardan alıntılanan örneklerde bizim çalışmamız ve okuyucu kitle için önemsiz olduğu düşünülen transkripsiyon işaretleri kullanılmamış, transkripsiyonda belli bir standartlaştırmaya gidilmiştir. Yazı çerçevesinde kısaca dil kültür ilişkisine de işaret edilmiştir. Türküler ve Ağız Derlemeleri Türkülerin de arasında olduğu folklor ürünlerinin ağızlardaki eski dil özelliklerini iyi koruduğu düşünülür. Ayrıca folklor ürünleri derlemek günlük hayata dair olguları derlemekten hem konuşur hem derlemeci açısından daha risksizdir. Her şeyden önce folklor ürünlerini bilmek ve ilgi çekici biçimde anlatabilmek, anlatıcıya belli bir toplumsal prestij sağlar. Kaynak kişilere kendi konuşmalarının başlı başına bir araştırma konusu yapıldığını anlatmak folklor, gelenek görenek gibi hususlarda araştırma yapıldığını anlatmaktan daha zordur. Bu yüzden dil çalışması için alana çıkmış olan araştırmacılar bile, gelenek görenek derlemesi yaptığı izlenimi vermekten çekinmez. Alan çalışmasına konu olan ağzın konuşurları da derleme amacıyla bölgeye gelen bir araştırmacıyı fıkra, masal, türkü gibi folklor ürünlerini bilen, konuşkan biri varsa çoğu zaman doğrudan ona yönlendirir. Konuşmayı seven, derlemeciyi zorlamayacak bir kaynak kişi ise bölgenin yabancısı bir alan araştırmacısının aradığı en önemli şeydir. Bu yüzden yerel konuşmalardan metin derleme çalışmalarında başlarda günlük konuşmalar yerine türkü, masal, efsane gibi folklor ürünlerinin kayıt altına alınması önemli bir yer tutar. Yayın başlıkları ilk alan çalışmalarının bir kısmının doğrudan türkü derlemeye dönük olduğunu gösterir. Örnek olarak ilk metin derlemeleri arasında sayılan Giese’nin kitabının başlığını Türkçeye “Anadolu Türkçesinin İncelenmesi İçin Malzemeler, Bölüm I Konya İlinden Anlatılar ve Türküler”, Räsänen’in 1926 tarihli Almanca yayının adını “Anadolu’dan Mani Derlemeleri”, 1931 tarihli Fransızca yayınını da “Kuzeydoğu Anadolu’dan Türk Halk Türküleri” diye çevirebiliriz. Anadolu ağızlarından ilk geniş derlemeleri yapmış olan Ahmet Caferoğlu’nun metin neşirlerinde de folklor ürünleri önemli bir yer tutar. Bu yüzden başlarda ağız metni yayınları, sanki folklor ürünlerini derlemek için yapılmış gibi görünür. Yakın tarihli derlemelerde ise günlük konuşma metinlerinin derlenmesi ağırlık kazanır. Bunun asıl nedeni hiç şüphesiz değişen kültür ve hayat şartları nedeniyle forklor ürünlerini bilen ve anlatabilecek olanların azalmış olmasıdır. Ama dilcilik açısından baktığımızda folklor ürünlerinin eski dil özellikleri barındırsalar bile belli formlarının olması, başka bölgelerde üretilmiş olma ihtimalleri, sınırlı dilbilgisi ögesi barındırmaları gibi nedenlerle yerel ağızların incelenmesi için tek başlarına yeterli olmamalarıdır. Ancak asıl neden ilk sayılandır, yoksa her derlemeci bugün de alan araştırmaları sırasında folklor ürünleri derlemek ister. Ankara Ağızları Dil ölçütleri kullanılarak yapılan ağız sınıflandırmalarından birine göre Ankara ağızları; İçel, Kayseri, Kırşehir, Konya, Nevşehir, Niğde, Yozgat ağızlarıyla birlikte Türkçenin merkez grubu ağızlarını oluşturur Boeschoten 1991 156 vd.. Leyla Karahan’ın Anadolu ağızlarını üç büyük gruba ayırdığı sınıflandırmaya göre ise batı ağızları içinde kalır, ancak kendi içinde bir birlik oluşturmadıklarından farklı alt gruplara ayrılır. Buna göre Nallıhan, Akdeniz ve Ege bölgesi ağızlarının içinde olduğu I. grupta bulunur. Beypazarı, Çamlıdere, Kızılcahamam, Güdül ve Ayaş ağızları Bolu, Çankırı, Sinop, Çorum’un bazı bölgeleriyle birlikte IV. alt grupta kalır. Ankara Merkez, Haymana, Bâlâ, Şereflikoçhisar, Çubuk, Kırıkkale, Keskin, Kalecik ise VIII. alt grup içinde yer alır. Bu son grupta Ankara ağızları yanında Çankırı Kızılırmak, Çorum merkez ve güney ilçeleri, Kırşehir, Nevşehir, Kayseri, Sıvas’ın iki ilçesi ve Yozgat ağızları yer alır 1996 116 vd.. Ankara ağızlarıyla ilgili son kapsamlı çalışmalardan birini yapan Akca ise grupları daha fazla ölçüt kullanarak ayrıntılandırır 2012 24 vd.. Akca, sınıflandırma denemesinde sesbilgisi özellikleri yerine -yor ekinin farklı biçimlerini kullanmayı ve ortaya çıkan ağız gruplarını ses ölçütleriyle desteklemeyi tercih eder. Buna göre –Iyo biçimini kullanan I. grup, -Iyoru biçimini kullanan II. grup ve –IyI biçimi kullanan III. grup olmak üzere Ankara ağızlarının üç gruba ayrıldığını yazar. Akca’nın sınıflandırmasına göre Çubuk’un kuzeyi ile Kazan ve Ayaş ilçelerinden Sarıyar ve Gökçekaya barajlarına uzanan bir sınır kuzeydeki II. ağız grubunu, aşağı yukarı Bala, Haymana ve Polatlı’nın ortasından geçen bir sınır da güneyde kalan III. Ağız grubunu, merkezde kalan kalan I. gruptan ayırmaktadır. Akca, bu grupları oluştururken şimdiki zamanın ifadesinde kullanılan –Iyor ekini temel almış, ayrıca fiil çekiminde birinci ve ikinci kişiler, r sesini korunup korunmaması, şimdi, gibi, öyle ve böyle kelimelerinin varyantlarını ölçüt olarak kullanmıştır. Buna göre I. ağız grubunda geliyor, geliyolar; gelirim, alırım; geliriz, alırız; var, gideller; şimdi ~ şindi; gibi, óyle, bóyle kullanılır. Aynı ölçütler II. grupta geliyoru, geliyollā; gelirin, alırın; geliriz, alırız; vā, gidellē; şinci ~ şincik; gibi, öyle, böyle biçimindedir. III. grupta ise aynı örnekler geliyi, geliyler; gelirim, alırım; gelirik, alırıh; var, gideler; hindi; gimi, eyle, beyle olarak ortaya çıkar. II. grubu oluşturan ağızlar aynı zamanda Karadeniz ve Bolu ağızlarına geçiş bölgesindedirler. Bu yüzden Karadeniz ağızlarında görüldüğü üzere bazı çekim eklerini düzlük yuvarlaklık uyumuna uygun olarak kullanma veya yuvarlaklaştırmaya göre iki alt gruba ayrılır. Kuzeydeki ağızların birinci alt grubu geldik, aldık, diriz derken, 2. alt grubu oluşturanlar ek ünlüsünde yuvarlak biçimleri tercih eder ve aynı sözleri geldük, alduk, dirüz biçiminde kullanır. Elbette Ankara ağızlarını daha farklı ölçütler kullanarak veya şimdiki zaman yapısının tam bir envanteriyle daha farklı gruplara ayırmak mümkündür. Nitekim hem bizim derlemelerimiz hem de Akca’nın yayınları Ankara ağızlarında üç grubun ayrılmasında kullanılandan daha fazla şimdiki zaman biçimi olduğunu göstermektedir bk. Akca 2011 600 vd.. Ancak bu çalışmanın amacı açısından sınıflandırma konusunda bu kadar bilgi yeterlidir. Ankara Ağızlarından Derlemeler Ağız derlemelerinde folklor ürünlerine öncelik verme durumu, Ankara ağızlarından derlemeler için de geçerlidir. Kaynaklar, ilk Ankara ağzı derlemelerinden itibaren türkülerin de arasında olduğu folklor ürünlerinin toplandığını gösterir. Örnek olarak Ankara ağızlarından büyük sayılabilecek ilk metin derlemesini yayımlamış olan Räsänen’in kayıtları arasında masallar yanında o zamanki adıyla Yabanabad olan Kızılcahamam’da Hasan isimli bir kaynak kişiden derlenmiş dört uzun türkü de vardır. Ahmet Caferoğlu’nun 1948 yılında yayımladığı Orta Anadolu Ağızlarından Derlemeler adlı çalışmadaki örnekler arasında da bir kısmı bugün Kırıkkale sınırları içinde kalan yerleşim yerlerinden derlenmiş on bir adet türkü bulunur. Bunlardan İstanbuldan gelirkene / Iras geldim sürüsüne diye başlayan “Fare Türküsü” ve “Gız – Erkek” başlıklı türküler Kırıkkale Çongar Köyünden derlenmiştir 207-209. “Keskin Türküsü” ve “Avşar Beyleri Türküsü” Kırıkkale Yahşıhan’dan 211-214, “Saya Türküsü” ve “Kına Türküsü” başlıklı türküler Kalecik, Gozayan köyünden, s. 214-215, “Türkü” başlıklı metin Kırıkkale Karacalı köyünden, “Biçin Bitme İlâhisi”, “Ağıt”, “Türkü”, “Asger Türküsü” başlıklı metinler ise yine Kırıkkale Gökdere köyünden kaydedilmiştir 216-218. Ankara ağzının ses bilgisini inceleyen Hakan Akca’nın derlemiş olduğu geniş metinler arasında da türküler vardır. Ancak Akca’nın çalışmasında günümüz ağız derlemelerindeki eğilime uygun bir biçimde folklor metinleri derlemek gibi bir öncelik yoktur. Bu nedenle topladığı manzum metinler, çalışmanın tamamı göz önüne getirilince, Räsänen veya Caferoğlu’nun kayıtları kadar kapsamlı olmadıkları gibi bir kısmı aynı metnin farklı varyantları durumundadır. Bizim Ankara’nın çok farklı yerleşim yerinde yapmış olduğumuz uzun kayıtlar arasında da türkü veya manzum parça yok denecek kadar azdır bk. Demir 2013. Folklor Ürünleri ve Dil Folklor metinleri geleneksel sözlü edebiyatın eşsiz ürünleri olarak taşıdıkları kültürel ögeler yanında, sözvarlığı ögeleri başta olmak üzere eski dönemlere ait dil özelliklerini barındırmaları ve her formun kendine özgü anlatı özellikleri nedeniyle dilcilik açısından da önemlidir. Ancak folklor ürünleri başka bölgelere taşınabilirler, bu sırada üretildikleri ağzın özelliklerinin taşınmasına da aracılık ederler. Diğer taraftan yeniden üretildikleri bölgenin özelliklerini de taşırlar. Böylece Ankara’da üretilen bir türkü başka bir bölgede karşımıza çıkarken hem Ankara ağzının hem de icra edildiği bölgede konuşulan dilin izlerini taşıyabilir. Çünkü insan bir türküyü, masalı, efsaneyi, atasözünü günümüzde olduğu gibi eskiden de nasıl duyduysa öyle aktarabilir, hatta türü vurgulamak için, anlatıldığı bölgeye yabancı ögeleri özellikle vurgulayabilir. Türküler ve Ankara Ağızları Türküler formları nedeniyle söz dizimi açısından sınırlı malzeme bulundururken ses özellikleri, kısmen ekler ve daha geniş biçimde sözvarlığı açısından dikkat çekici veriler sunabilirler. Ağız derlemeleri amacıyla yapılmış çalışmalar, kayıtlar sırasında standart dilde kaydetme endişesi taşımazlar, ağızdaki dil özelliklerini yazıya yansıtmaya çalışırlar. Bunun için standart alfabede olmayan özel transkripsiyon işaretleri kullanırlar. Bu yüzden Ankara türkülerinin ses özelliklerini ve eklerindeki farklı söyleyişleri standart alfabenin verdiği imkanlarla kaydetmeye çalışan türkü derlemelerinden daha iyi yansıtırlar. Yazıda kullandığımız Tan ve Turhan’ın Ankara Halk Müziği adlı çalışmalarında ise az sayıda örnekte, aşağıda bir kısmına işaret edeceğimiz dil özellikleri Türkçe alfabenin verdiği imkanlar çerçevesinde kaydedilmiştir. Ancak bu çalışma da söz varlığı araştırmaları için her tür deleme kullanışlıdır. Sesler Ankara ağzının tipik ses özelliklerine Ankara türkülerinde de rastlanır. Ünlüler açısından dikkat çekici ses özelliklerinin başında ö ve ü seslerinin g-, k- seslerinden sonra u ve o’ya yaklaşıp arada bir ses olarak söylenmesi gelir. Bizim ó ve ú işaretleriyle göstereceğimiz bu ara seslerin Türkçenin önemli bir kuralı olan ünlü uyumuna etkisi yoktur. Ünlü uyumu, istisnası durumunda olan az sayıda örnek dışında genelde kelimenin ilk hecesinde ö ve ü varmış gibi devam eder. Bu yüzden g-, k- seslerinden sonra ö ve ü seslerinin art damak karşılıkları olan o ve u’ya dönüşmekten çok bir ara ses olduklarını söyleyebiliriz. Ancak araştırmalar tamamen o ve u’ya dönüşebildiklerini gösteren kayıtlar da yapmışlardır. Örnek olarak Caferoğlu’nun Kalecik’ten derlediği Saya Türküsünde götürdüm ve gökçe kelimeleri ö harfinin altına sesin ö değil de o’ya yaklaşan bir biçimde söylendiğini göstermek için özel bir işaret konularak yazılır. Buna karşılık iki kelimede sesler doğrudan o ve u ile gösterilir. goḳçe “gökçe” ve gun “gün” Goḳçe kelimesinde k sesinin altı noktalı ḳ işaretiyle kar kelimesindeki k- gibi söylendiğinin işaretlenmesini hecenin tamamen ünlü uyumuna girdiği ve arka damak sesleriyle söylendiği biçiminde yorumlayabiliriz. Ancak yine de ikinci hecede a değil e sesi kullanılır. Aynı şey bir sonraki Kına Türküsü’nde geçen guççük kelimesi için de geçerlidir. Benzer örnekler başka derlemelerde de görülür kutúklü Räsänen 1936 77. Ağızlarda standart dillerde olduğu gibi tek biçimli yazılışlar beklenemez. Bu nedenle buradaki ses olayında da bir tutarlılık görülmez, aynı kelime farklı biçimlerde kaydedilebilir. górmez, görmezdi 84, 86. Üzerinde durduğumuz ses gelişmesi, Ankara ağızlarının günümüzde de belirgin bir dil özelliğidir, bu yüzden yeni türkü derlemelerinde de karşımıza çıkar gúrcisdanıñ, gúllere Akca 2012 163, yúk mü Akca 2012 188, góllerde, gúderim, kótú Akca 2012 190 vb. Az sayıda örnekte bu değişime başka pozisyonlarda da rastlanır Óŋú “önü” Akca 2012 182 , dóḳmüş Akca 2012 305. Ünlüler açısından Ankara ağızlarının önemli özelliklerinden biri de bazı ağızlarda e ile i bir ses olan kapalı e ile söylenirken standart Türkçede açık e’ye veya i’ye değişmiş olan sesin durumudur. Bu sesler İç Anadolu’nun başka ağızlarında da görüldüğü gibi Ankara ağızlarında i’ye dönüşebilmekte veya kapalı e olarak kullanılmaktadır. gice, yėriŋ Räsänen 1936 77, virelim Tan ve Turhan 2000 32. E sesin i’ye dönüşmesi başka örneklerde de görülür Silindi mi maşrapanın galayı efem, Bozuldu mu ziybeklerin alayı Tan ve Turhan 2000 222. Türkçenin önemli yapısal özelliklerinden biri olan ünlü uyumları, Ankara ağızlarından derlenmiş türkü metinlerde ünlü uyumlarının standart dildekinden daha ileridir. Öyle ki standart Türkçede belli şartlar altında uyuma girmeyen kelimeler Ankara ağızlarında Türkçenin ünlü uyumuna uyar hanı Akca 2012 182, iprem Räsänen 1936 28, heber Akca 2012 305, mezeriyin taşı “mezarnının taşı” Tan ve Turhan 2000 285, Kayaya koydum kutu / Herkes yârine mutu “muti, tabi, bağlı” Tan ve Turhan 2000 173, halımda “halimde” Tan ve Turhan 2000 182, Bahçalarda vişneyim haydi gülümüz haydi haydi / Bir güzele aşnayım Tan ve Turhan 2000 194 “aşina” gibi. Türkülerde, iprem “İbrahim”, irafuh, “Refik” Räsänen 1936 78, 79, ilimon Tan ve Turhan 2000 197 örneklerindeki Türkçede söz başında bulunmayan ünsüzlerden önce ünlü türemesi gibi pek çok ses özelliğine rastlanır. Yine özellikle söz içinde ses düşmesi sonucu ortaya çıkmış ünlü uzunlukları görülür māraya, gurban oldūmuŋ Akca 2012 306 gibi. Ancak bunlar Ankara ağızları açısından ayırıcı olmadıkları için burada üzerinde daha fazla durulmayacaktır. Ünsüzler açısından Ankara ağızlarında arka damak k sesinin söz içi ve söz sonunda hırıltılı h sesine dönüşmesi Ankara türkülerinde de en dikkat çeken ağız özelliğidir. Ohudum Akca 2012 190, yahalım Caferoğlu 215. Türkülerde geçen ilgi çekici ve k > h değişmesinden daha nadir görülen bir gelişme ise ğ harfi ile gösterilen söz içi ses ile Arapça kökenli saat kelimesindeki Türkçede olmayan gırtlak sesi ayının ünlü arasında h sesine dönüşmesidir. Bu değişmeler nedeniyle “Al kağıt mavi kağıt” diye de icra edilen türkünün Ankara’dan derlenmiş biçimi şöyledir Tan ve Turahan 2000 33 Al kâhat mavi kâhat Ağlarım sahat sahat Sen orada ben burada Nasıl gönül ırahat Sesbilgisi alanında İç Anadolu ağızlarında yaygın olan damak n’si, baŋa, deŋiz, kız kelimesinde olduğu gibi söz başında arka damak k- sesinin g- ile söylenmesi türkülerde de alışılmıştır. Ama bunlar Ankara ağızları açısından belirleyici değildir. Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Ekler Ekler açısından türküler zengin bir veri sunmaz, ancak türkülerde yine de ilginç eklere rastlanabilir. Örnek olarak Ankara ağızlarında ilen edatı Ankara ağızlarında kendinden önceki kelimeye bitişir ve ünlü uyumuna girer. Bu sırada sona gelen n sesinin etkisiyle l sesi n’ye dönüşür Kereviz özüyünen Kim görmüş gözüyünen Adam yâre küser mi Ellerin sözüyünen Tan ve Turhan 2000 150. Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Bülbüle su verdim altın tasınan Çok günler geçirdim kara yasınan Ben seni severdim bir hevesinen Başın pınar ayakların göl olsun Tan ve Turhan 2000 91. Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Ankara türkülerinde ekler açısından korunan ilgi çekici bir yapı da belirtme halinin üçüncü kişi iyelik eklerinden sonra eksiz veya -n ile yapılmasıdır. –n ekinin iyelik eklerinden sonra belirtme olarak kullanılması hem Türkçenin tarihi dönemlerinde hem de günümüzde Tatarca gibi bazı kardeş dillerde korunur. Aşağıdaki örneklerde görüleceği gibi Ankara ağızlarında da böyle bir kullanım vardır Kayalar merdin merdin Kim bilir kimin derdin Ağaçlar kalem olsa Yazılmaz benim derdim Tan ve Turhan 2000 176. Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Aynı eke şu örnekte de rastlarız Vardım baktım süt büşürür Südün gaymağın daşırır, … Vardım baktım un eler, On parmağın kınalar Tan ve Turhan 2000 237. Ankara türkülerinde görülen dikkat çekici eklerden biri de -ca /-ce ekinin “kadar” anlamında sınırlama işleviyle kullanılmasıdır Sarı yazma dizece Gidelim bizece Sarılalım yatalım İlk bahardan güzece Tan ve Turhan 2000 216. Söz Varlığı Türkülerin dilcilik açısından en ilgi çekici oldukları yön, söz varlıklarıdır. Örnek olarak kilav “düzenli, yerli yerinde” Akca 2012 149 , mürd olur “kurur” Räsänen 1936 85, gıprıh “kırpık, kırpılmış, ağaç için kısa” Caferoğlu 1948 212 gibi sözler standart dil konuşurlarının kolayca çıkarabileceği anlamlara sahip değildir. Nesilden nesle aktarılabilen türkülerde günlük dilde hatta türkünün derlendiği ağız da bile artık kullanımdan düşmüş kelimeler korunur. Böylece daha eski bir dönemde türküyü üretenlerin kelimeyi tanıdığına dair izler türkülerde kalır. Aşağıda örneklerle gösterileceği üzere bir türkü zaman zaman bir kelimenin derleme bölgesinde kullanıldığının tek tanığı olabilir. Ankara türkülerinde de geçmişe ait sözlere ve bu sözlerin taşıdığı kültür ögelerine bolca rastlanır. Bu tür örneklerin tam bir dökümünü vermek bu yazının amacı değildir. Ancak bunlardan bir kısmını yorumlamak konuyu aydınlatma açısından ilgi çekici olabilir. Örnek olarak Räsänen’in derlediği şu dörtlüğü alalım 1936 79 İrafuh çavuş guran dutar Beyler efe senden beter Inanmayıŋ sözlerine Çendermeler alınan dutar İlk bakışta türküde bugün bilinmeyen bir söz yok gibidir. Ancak son satırda geçen ve “tuzak, aldatma, hile” anlamına gelen al kelimesi bugün ancak bulmacalarda çıkan, günlük dilde kullanımdan düşmüş bir kelimedir. Bir başka örnek olarak epeyce meşhur olan “Kayaların Arını” türküsünü verebiliriz. Bu türküde günümüz açısından ilgi çekici iki kelime geçer Kayaların arını / Süpürseler karını … kayalar merdin merdin Tan ve Turhan 2000 175. İlk dizede geçen arın kelimesi “alın”, ikinci dizede geçen merdin ise “sert” anlamındadır ki bunların anlamını standart Türkçeden hareketle çıkarmak imkansızdır. Yine “Her Sabah Her Seher Gelir Geçersin” adlı türküde onmadığımı diye bir ifade geçer Ben de bildiğim onmadığımı / Daha çilelerim dolmadığını Tan ve Turhan 2000 149. Onmak burada “düzelmek, düzene girmek” anlamında kullanılır ki bu da standart Türkçede yoktur. Evlerinin önü tahta daraba Tan ve Turhan 2000 127 dizesindeki daraba “tahta perde, tahta bölme” anlamına gelir. Pencerenin perdesi / Geri vurdu dermesi Tan ve Turhan 2000 200 dizelerinde geçen derme Derleme Sözlüğü’nde “Yelek, önü işlemeli bir çeşit yelek” olarak adlandırılmıştır. Türküde kullanılan bu kelime ise standart Türkçeden hareketle anlamı çıkarılamaz. Aşağıdaki türküde geçen sergen sözcüğüne anlam olarak “mutfak rafı; tahıl, meyve, sebze serip kurutmaya yarayan yer” gibi anlamlar verilir. Ancak türkümüzdeki ikinci kullanım sözlüklerde kayıtlı bu tanımların metne tam da uygun olmadığını gösterir. Birinci sergen’in kullanımı bilinen anlamlara uygun gibidir. Ancak ikinci kullanılışta uzanılan bir yer olmalı. İnternet kaynağı Ekşi Sözlük’te verilen ocağın bulunduğu odaya yakın sıcak bir bölüm anlamı türküye daha uygundur. Sergende gümüş balta da, oğlan gülüm oğlan Yar gelir darta darta, oğlan gülüm oğlan Sergene uzanmışım da, oğlan gülüm oğlan Gül gibi gızarmışam da, oğlan gülüm oğlan Tan ve Turhan 2000 95 Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz [İlgili bölüm geçmiyor ama en azından türkü hakkında bilgi veriyor, ayrıca Anakra ağzıyla söylüyor Ankara türkülerde geçen ilgi çekici kelimelerden biri de yenile sözcüğüdür Kapuz kestim yine yok Haydi halin nedir diyen yok Yar yar aman, ayrılamam Aman yenile bir yar sevdim Haydi gözün aydın diyen yok. Tan ve Turhan 2000 166. Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Potinimin bağına Düştüm gönül ağına Yenile bir yar sevdim O da gelmiş çağına Tan ve Turhan 2000 202. Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Yenile, bugün standart Türkçede kullanılmamakla birlikte ağızlarda görülür. Bu yüzden Derleme Sözlüğü’nde anlamı “Şimdi, pek az önce” olarak kaydedilmiştir. Aynı sözcüğe yeñile biçiminde tarihi metinlerde örneklerine rastlanır. Örnek olarak Tarama Sözlüğü’ndeki “Yeni, henüz, yeniden, pek yeni” anlamı verilen örneklere daha uygundur. Ayrıca Tarama Sözlüğü’ndeki farklı örnekler, kelimenin eskiden yaygın olarak kullanıldığını gösterir. Ankara’da söylenişi de yenile değil yeñile olmalıdır. Ankara türkülerinde geçen kimi yerel sözlerin tek tanığı türkülerdir. Bir türküden geçen kelinin örnek olarak Derleme Sözlüğü’nde türkü dışında tanığı olmamaktadır. Ya da kelimenin Ankara’da geçtiği kaydedilmemiştir. Böylece bir türkü Derleme Sözlüğü gibi geniş bir kaynaktaki eksik bilgiyi de tamamlamış olmaktadır. Aşağıdaki türkü parçasında geçen dolak sözcüğü bunun ilgi çekici bir örneğidir. Kelime Derleme Sözlüğü’ne göre Malatya, Kayseri ve Ordu’da “Başörtüsü, tülbent, yazma, Ayağa, sıcak tutması için sarılan yün kumaş; Ayağa, sıcak tutması için sarılan yün kumaş” anlamlarıyla kullanılmaktadır. Aşağıdaki türkü kelimenin Ankara ağızlarında da kullanıldığını gösteren tek tanık durumundadır Karpuz kestim sulandı, Gine gönlüm bulandı Elâ gözlüm boynuna Mavi dolak dolandı Tan ve Turhan 2000 167. Türkülerde yöreye özgü bitki adlarına da rastlanır. Örnek olarak Ankara ağızlarında “lahana”ya kelem dendiği Derleme Sözlüğü’nde Hasanoğlan’dan bir örnekle belirtilmiştir. Ancak aşağıdaki Türkü Çubuk’tan derlendiği için örnek, bu sözcüğün Çubuk ağızlarında da kullanıldığının tanığıdır. Beş pınar dedikleri Kelemdir yedikleri Hiç aklımdan gitmiyor O yarin dedikleri Tan ve Turhan 2000 170. Derleme Sözlüğü’nde “Tekme, çifte Beygir çocuğu bir depikte yıktı.” Biçiminde anlamlandırılmış ve örneklendirilmiş olan kelimenin belgelendiği yerler arasında Ankara yoktur. “Sabah oldu güneş doğdu bacadan” türküsünün nakaratı bu kelimenin Ankara ağızlarında da kullanıldığını gösterir. Anne niçin verdin beni çocuğa Bir dekmükte yuvarlandı bucağa Tan ve Turhan 2000 207. Giderim şöyle böyle / Gül dibini hergeyle Tan ve Turhan 2000 158 türküsünde geçen herg sözcüğü Derleme Sözlüğü’nde “Sürülüp dinlenmeye, nadasa bırakılan tarla” anlamıyla geçmektedir. Ayrıca herg itmek birleşik fiili de vardır. Ancak buradaki hergeyle- biçimi Derleme Sözlüğü’nde de kayıtlı değildir. Oldukça yaygın bir türkü olan “Burçak Tarlası” Ankara ağızları açısından birden çok özellik taşır. Bu yüzden bütün olarak yorumlanması Ankara türküleri ile Ankara ağızları ilişkisini göstermek açısından yararlı olacaktır. Sesler açısından diken yerine tiken denmesi, ederim yerine iderim; gaynana, gız gibi sözlerde söz başında k- yerine g- kullanılması, imiş yerine zorumuş örneğinde ünlü uyumuna uygun biçimin kullanılması dikkat çeker. Ekler açısından ile yerine –ınan; oturak, kurtulak örneklerinde -alım yerine –a-k eklerinin kullanılması dikkat çeker. Sözvarlığı açısından Ankara ağızlarının en meşhur kelimesi olan bebe’nin geçmesi dikkat çeker. Yine metindeki pıtırak sözcüğünün kullanımı epeyce yaygın olmakla birlikte Derleme Sözlüğü’nde Ankara ağızlarında kullanıldığı kaydedilmemiştir. Bu nedenle türkü pıtırak kelimesinin Ankara ağızlarında da kullanıldığını tanıklamış olmaktadır. Ancak Türküde asıl ilgi çekici olan, yazımız çerçevesinde üzerinde ayrıntılı duramayacağımız sosyal yaşamdır. Türkü bize burçak yolmaya erken gidildiğini, burçağın el ile yolunduğunu, bu sırada ele diken, pıtırak battığını; günün uzun sürdüğünü, burçak tarlasında çocuk olmanın zorluğunu anlatıyor aynı zamanda. Sabahınan kalktım elimi salladım deydi tiken İntizar iderim vay vay burçak ekene İlahi gaynana ömrün tükene Amanın gızlar ne zorumuş burçak yolması Burçak tarlasında vay vay bebe de olması Sabahınan kaltım elimi salladım deydi pıtırak Öğlen olmadı ki vay vay azcık oturak Bir iki tarla değil tezden gurtulak Amanın gızlar ne zorumuş burçak yolması Burçak tarlasında vay vay bebe de olması Tan ve Turhan 2000 208. Türküyü şu adresten dinleyebilirsiniz Türküler, Dil ve Kültür Türkülerde korunan söz varlığı ayrıca bir önceki örnekte de görüldüğü gibi kültür araştırmaları açısından da ilgi çekicidir. Burada korunan kelimeler, deyimler öylesine kelime veya deyim değildirler, bunlar artık kullanımda olmayan kültür ögelerinin de tanıklarıdırlar. Ankara türkülerinde sohu daşı kullanımdan kalkmış olmakla birlikte bazı köylerde, örnek olarak Sarıyar’da hala görülebilen “tahıl dövmeye yarayan taş dibek” Akca 2012 219, asbap taşı “üzerinde kıyafet yıkanan taş” Räsänen 1936 85, gayıt “eşya, giyecek” Caferoğlu 1948 211, kómüşlü “mandası olan” Akca 2012 , tuluk “içine peynir, pekmez, yağ gibi şeyler koymaya yarayan deri” Akca 2012 622, çuvallık dokuyorum Tan ve Turhan 2000 52 “çuval olarak kullanılmak için dokunan şey”, altı patlar Caferoğlu 1948 212 “bir tabanca türü”, Sap yükledim kağnıya türküsünde geçen sap ve kağnı sözleri, veya ot kağnısı Tan ve Turhan 2000 212 gibi sözler, sadece söz varlığı ögesi değil aynı zamanda kültürel öge olarak da ilgi çekicidir. Bunlar insanların bugün artık alışılmış olmayan eski uğraşları, yaşayışları, kullandıkları araç gereçler, bir vakitler hayatlarında yeri olan veya hayatlarına yeni giren ögeler hakkında da ipucu veren sözlerdir. Örnek olarak Güzel kızlar polis olmuş / Hemen teslim olalım Tan ve Turhan 2000 228 biçimindeki türkü kızların polis olmaya başladığı dönemde üretilmiş olmalıdır, bu yüzden sosyal değişimin türküde kayıt altına alınmış halidir. Yine söz varlığı açısından ilgi çekici olmamakla birlikte 1940’lı yıllarda derlenmiş bir metinde Tirene bindim de tiren salladı Caferoğlu 1948 211 o dönem trenle yolculuk edildiğini, Bursa gınasın aldı mı Akca 2012 304 biçiminde bir dize ise bize Bursa kınasının türkünün üretildiği zaman ve mekânda önemli, değer verilen bir şey olduğunu gösterir. Türküler toplumdaki sosyal hayatın ve sosyal hayattaki değişmelerin de bolca yer bulduğu bir alandır. Ankara ağızlarındaki türkülerin bir kısmı sadece barındırdıkları kelimeler açısından değil yansıttıkları sosyal veriler açısından da ilgi çekicidir. Örnek vermek gerekirse “Sabah Oldu Çocuk Gider Oyuna” adlı türküde çocuk evlilikler konusu işlenir. Ankara ağızlarıyla ilgili alan araştırmalarım sırasında hem çocuk evlik yapmış olanların öykülerini hem de neden erken yaşta evlenildiğine dair kayıtlar da yaptım. Derlemelerim arasında kendisi de erken evlenmiş bir kaynak kişinin yoksulluk nedeniyle “evden bir boğaz eksilsin diye gızları erkenden everirlerdi” sözleri en fazla dikkatimi çeken neden olmuştu. Kızılcahamam’dan derlenmiş olan türkü erken evlilik hakkında sadece Ankara türkülerinde değil genel olarak türkülerde işlenmiş en ilgi çekici örneklerden biridir Sabah oldu güneş doğdu bacadan Öğlen oldu çocuk gelir hocadan Anne benim gaderim yok gocadan Anne niçin verdin beni beni çocuğa Bir dekmükte yuvarlandı bucağa Ben giderken ekinlerin göğüdü Açıldı mı yaylaların söğüdü Tükendi mi köyümüzün yiğidi İlahi çocuk Allah'ından bulaydın Bulaydın da ben dengime varaydım Sabah olur çocuk gider oyuna Oynar oynar taş doldurur goynuna Mebalı da şu kâyanın boynuna Anne niçin verdin beni beni çocuğa Bir dekmükte yuvarlandı bucağa Tan ve Turhan 2000 207. Türkülerde pek çok aşk ve sevda sözlerine rastlanırken sosyal sorunların dile getirildiği de olur. “Merdivenden indirdiler” diye başlayan türkü geçen Kahrevine gönderdiler ve Gaynanamın eski huyu / Akşam durulur durulur Tan ve Turhan 2000 183 sözleri de mutsuz evlikler ve kaynana gelin çekişmesinin dile getirildiği parçalardan biridir. Türküler aynı zamanda ciddi toplumsal eleştirileri de yansıtırlar. Bu her güzel türküde olduğu gibi kelimelerin ustaca kullanılmasıyla olur. Bunların en çarpıcı örneklerinden birini şu kalenderî örneği oluşturur Asalet altın idi pul oldu Türlü türlü bedenlere çul oldu İmanın yolu keseden geçeli Kimi pula kimi kula kul oldu yar ey. Kim biliyor ilim ile irfanı Hamiyyeti, vicdanı, vatanı Endamın güzel, kesen doluysa Sensin herkeslerin beyi sultanı yar ey. Tan ve Turhan 2000 282. Türküyü şu adresten dinleyebilirsiniz Türkülerin Kökeni ve Dil Son olarak dil özelliklerinin türkünün üretildiği bölge hakkında da ipucu taşıdıklarına dair kısa bir not düşmek yerinde olacaktır. Başta da söylendiği gibi türküler başka bölgelere kolayca aktarılabilen kültür ögeleridir. Bu nedenle üretildiği bölgenin çok uzağında bir yerde bir türküye rastlanması beklenen bir durumdur. Bununun örnekleri Ankara’da görülür. Bu tür türkülerin belirlenmesinde türküde geçen dil ve kültür özellikleri işe yarar. Örnek olarak Ankara Halk Müziği kitabının 61. sayfasındaki “Bahçelerde Ayda Bar” adlı türkünün ilk ve son dizeleri şöyledir. Bahçelerde ayda bar, şelebim nenni Bugün evde bay da var, şelebim nenni, … Şelebim şimşir kaşıkday, şelebim nenni Men şelebiye aşıkday, şelebim nenni. İlk dizede var yerine bar, son dizede ben yerine men, gibi yerine kullanılan ve kaşıkday ve aşıkday sözlerine bitişik yazılmış olan day bu parçanın Ankara ağzına ait olamayacağını, olsa olsa Kırım Tatarlarından derlenmiş olabileceğini gösterir. İşaret edilen dil özellikleri sadece Türkiye Türkçesinde değil Oğuz grubu Türk dillerinin hiçbirinde görülmez. Bunun gibi Ankara’dan derlenmiş bazı türkülerde geçen sözler türkünün asıl üretim yerinin Ankara olmasının zor olduğunu gösterir. Örnek olarak şu türkünün denizi olmayan Ankara’da değil başka bir bölgede üretilmiş olması gerektiğine işaret eder. Denize dalayım mı Bir balık alayım mı Ay battı güneş doğdu Daha yalvarayım mı Türküyü şuradan dinleyebilirsiniz Yine Räsänen 1936 80 vd. tarafından derlenmiş olan Hacı Bey türküsünde geçen Ayvalık, Ödemiş gibi yer adları türkünün, en azından türküde anlatılan konunun kaynağı hakkında ipucu verir. Ancak metin yine de Ankara ağzının özelliklerini yansıtır. Bunda metin derlendiği sırada bugünkü anlamda yaygın bir standart konuşma biçimi yoktur. O yüzden anlatıcı başka yere ait bir türküyü söylerken bile kendi ağzında alışılmış biçimleri tercih etmiştir. Sonuç Bu çalışmada Ankara türküleri ve dil, ağız derlemeleri ve türkü derlemeleri hakkında genel bilgiler verildikten sonra Ankara türküleri taşıdıkları dil ve kültür ögeleri açısından incelenmiştir. Ankara türkülerinde geçen ve Ankara türkülerinde geçip Ankara ağızları için tipik olduğu düşünülen dil özelliklerine işaret edilmiştir. Söz varlığı ögeleri üzerinde daha fazla durulmuştur. Elbette konuyu çok daha ayrıntılı ele almak mümkündür, ancak söylenenlerin kitabın genel çerçevesine uygun olmasına dikkat edilmiştir. Daha başka çerçevelerde her bir konunun ayrıntılı olarak incelenmnesi mümkündür. Türküler sadece dil değil, toplumsal değişmelerin yansıması açısından çok önemli kaynaklardır. Ancak yazı çerçevesinde ister istemez bu konularda ayrıntıya girilmemiştir. Buraya kadar okuduğunuza göre misket'i dinlemeyi hakettiniz Ankara ağızlarının belgelenmesi adlı çalışmadan hareketle hazırladığımız belgesel için bakınız Kaynaklar Akca, Hakan 2011. “Ankara İli Ağızlarında Şimdiki Zaman Ekinin Varyantları.” Turkish Studies 6/1 597-605. Akca, Hakan 2012. Ankara İli Ağızları. Ankara Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü. Boeschoten, Hendrik 1991. “Aspects of Language Variation.” H. Boschoten/L. Verhoeven eds., Turkish Linguistics Today. Leiden Brill. 150-193. Demir, Nurettin 2013. Ankara Örneğinde Ağızların Belgelenmesi. Ankara Sözlüğü, Giese, Friedrich 1907. Materialien zur Kenntnis des anatolischen Türkisch. Teil I. Er­zählungen und Lieder aus dem Vilayet Konjah. Halle Verlag von Rudolf Martti 1926. “Eine Sammlung von Mâni-Lidern aus Anatolien”. JSFOu, XLI/2 1-60. Räsänen, Martti 1931. Chansons populaires turques du nord-est de l’Anatolie. Helsinki Imprimerie de la Société Litterature Finnoise. Bir türkü daha Bu yazı şu kitabın içinde yayımlanmıştır Demir, Nurettin 2017. “Ankara Türküleri ve Ağızları”. Anadolu'nun Sırlı Sesi, Müziğiyle Ankara. Yay. Kur. Ali Uçan vd. Ankara SFN Yayınları. 90-101. Kitabı şu adresten indirebilirsiniz Kaynak [i] Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Öğretim Üyesi Nurettin DEMİR, 1986 yılında Selçuk Üniversitesinden mezun oldu. MEB bursu ile Johannes Gutenberg Universitesi, Mainz'de doktorasını yaptı. Anadal Türkoloji, Yan Dallar Doğu Dilleri, İslami İlimler, 1999'da Doçent, 2006'da profesör oldu. József Attila Universitesi, Altaistik Bölümü'nde okutman, Leipzig, Üniversitesi, Orientalistik Bölümünde Türkçe ve Farsça Sorumlusu öğretim elemanı, Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Başkent Üniversitesinde çalıştı. Uppsala Üniversitesi, Africa ve Asya Dilleri Bölümü'nde, MİNZU Üniversitesinde ve Alfarabi Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak çalıştı. 2013 yılından bu yana Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları bölümünde görev yapmaktadır. Akdeniz Bölgesine Özgü LezzetlerTürkiye’nin diğer 6 coğrafi bölgesinde olduğu gibi Akdeniz Bölgesinin de kendine has yöresel lezzetleri bulunmaktadır. Sebze yemeğinden et yemeğine, salata çeşitlerinden tatlılarına kadar Akdeniz Bölgesi, kendini diğer bölgelerden ayırmaktadır. Genel olmanın dışında birde Akdeniz Bölgesinin her bir şehrinin de kendine özgü yöresel yemekleri önce Akdeniz Bölgesinin şehirlerini hatırlayalım;BurdurIspartaAntalyaMersinAdanaKahramanmaraşOsmaniyeHatayAkdeniz Bölgesinde özellikle Adana ve Hatay ön plana çıkmaktadır. Adana denince akla ilk gelen yöresel lezzet Adana Kebap iken Hatay denince akla ilk gelen yöresel lezzet ise Hatay Künefedir. İşte sizlere Akdeniz Bölgesinin Yöresel yemekleri… Sponsorlu Bağlantılar Mahluta çorbasıÇakıldaklı çorbaToğga çorbasıTirşik çorbasıGülgasBaba HannuşFıstıklı KöfteMercimekli köfteİçli köfteEtli kömbeKısırKelle paçaBatırıkAntakya BöreğiKünefeİrmik HelvasıKuşkonmaz ÇorbasıTahinli Antalya PiyazıRadika SalatasıBal Kabağı DolmasıKahramanmaraş TarhanasıMinbar munbarDondurmaMahluta TarifiMahluta’nın Malzemeleri250 gr. Kırmızı mercimek, 2 kaşık yağ,Kırmızı biber ve tuzMahluta Nasıl Yapılır?Bir tencereye su konur , tuz atılır , kaynamaya bırakılır. Kaynarken ayıklanmış ve yıkanmış mercimekler ilave edilir. Pişip koyulaşınca indirilir. Tabaklara boşaltılır. Diğer yanda yağ eritilerek kırmızı biberle kızdırılır ve çorba üzerinde kaşıkla TarifiGülgas’ın Malzemeleri1 kg. Yağlı koyun eti, 1 kaşık katıyağ , 1 baş sarmısak, tuz, 300 gr. Gülgas, 2 adet limon suyu, 200 gr. Ispanak , 1 fincan Nasıl Yapılır?Kıbrıs ta yetişen bir kilo yağlı koyun eti , kuşbaşı doğranır. Bir kaşık yağ ve su ile hafif ateşte iyice pişirilir. Bir baş sarmısak tuzla dövülerek ete ilave edilir. Gülgaslar soyularak ufak parçalara ayrılır , yine ete konur , iki limon da sıkılır, pişirilir. Diğer tarafta ıspanağın sapları ile yaprakları ayrılır. Güzelce yıkanıp zeytinyağı ile kavrulur , et suyu ile ezilerek içine dökülür ve sıcak servis Hannuş TarifiBaba Hannuş’un Malzemeleri6-7 patlıcan, 2 soğan, Kırmızı biber, Tuz, karabiber, Yumurta , katı Hannuş Nasıl Yapılır?Patlıcanlar yaprak kısımları alınır , yalnız sapları bırakılır. Yüksek ateşte veya fırında pişirilir. Pişince soğuk suda bırakılır. Kabukları soyulur, ince ince kıyılır, dövülür. Diğer yanda soğanlar kebap soğanı doğranır, yağda kavrulur, sonra üzerine dövülmüş patlıcanlar ilave edilir. Tuz, kırmızı biber, karabiber konur. Hafif ateşte yarım saat karıştırılarak Köfte TarifiFıstıklı Köfte’nin Malzemeleri500 gr. Bulgur, 100 gr. Un, 1 kg. Yoğurt, Yarım baş sarımsak, 125 gr. Sade yağ, Tuz, Köfte Nasıl Yapılır?Bulgur ayıklanarak tepsiye konur, ıslatılır. Un ilave edilir , iyice yoğrulur. Fındık büyüklüğünde parçalara bölünür. Islak avuç arasında sıkılır. Diğer taraftan kaynamakta olan tuzlu kaynar suya köfteler salınır. Piştikten sonra süzülerek sarmısaklı yoğurt bulunan servise karıştırılır. Üzerine kızdırılmış yağ ve kırmızı biber gezdirilir Sponsorlu Bağlantılar Batırık TarifiBatırık’ın Malzemeleri500 gr. Bulgur, 1 baş soğan, 1 fincan susam veya dövülmüş ceviz, 1 fincan yer fıstığı, 300 gr. Et, 500 gr. Domates veya kurusu, ½ demet maydanoz, Nasıl Yapılır?Tepsiye bulgurun küçük kırılmışı dügürcük konur. Aynı bir kaba bir baş soğan çentilir, içine susam veya dövülmüş ceviz , yer fıstığı , iyice dövülmüş bir et konur. Bütün bunların üstüne yaz ise bol domates , kış ise bol dövülmüş domates kurusu konur. Biraz da maydanoz hepsi tepsi içinde yoğrulur. Biraz da su ilave edilir. Ovma işi bittikten sonra biraz daha sulandırılır, yanında haşlanmış lahana veya asma yaprağı Böreği TarifiMayalı çok olursa fincan kadar maya tuz yoğurulur ondan sonra üstü ise soğuk yere , kış ise sıcak yere konur. Dört beş saat sonra kabaran hamurdan kaşıkla alarak tahtaya kaşık dolusu bir pazı tükeninceye kadar pazılar tahtaya dizilir , sonra üç parmakla az az basılır. Kızgın yağa pişirmeğe atılır, kızgın yağda Helvasıİrmik , tereyağı veya haşhaş yağı içerisinde kavrulur. İçerisine fıstık konur. Biraz daha kavrulduktan sonra tatlısı konur. Pekmez veya şeker katılabilir. Bir de un helvası gibi yapılır. Farkı yalnız un yerine irmik kullanılmasındadır. Bugün Kiliste yapılan helvaya Memnune derler. Selçuknamede Memnuniye olarak geçen helvanın bu helva olması mümkündür Sponsorlu Bağlantılar Giriş31 Mayıs 2022 1529 Güncelleme31 Mayıs 2022 Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Öyküleri Yaşanan Urfa Türküleri” konserinde Şanlıurfa’nın türküleri ve türkülerin bilinmeyen hikâyeleri harmanlandı. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen “Öyküleri Yaşanan Urfa Türküleri” konserinde Şanlıurfa'nın türküleri ve türkülerin bilinmeyen hikâyeleri hoyratları ve uzun havaları ile nam salan müzik şehri Şanlıurfa'da Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği “Öyküleri Yaşanan Urfa Türküleri” konseri izleyenlerden tam not aldı. Sunuculuğunu Hüseyin Güzel'in yaptığı “Öyküleriyle Urfa Türküleri” konseri, Urfa Türkülerinin bilinmeyen hikâyelerini izleyicilerle buluşturdu. Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Konferans Salonunda yapılan konserde Urfa Türküleri hikâyeleri ile birlikte icra edildi. Konserde Urfa yöresi halk oyunları ekibi de sahne Belediyesi Meclis Başkanvekili Ahmet Kaytanın da katıldığı konsere vatandaşların ilgisi yoğun oldu. Yaklaşık 2 saat süren konserin ardından sanatçılara gecenin anısına plaketleri takdim edildi.

akdeniz yöresi türküleri ve hikayeleri