. Saraybosna savaşı sırasında Koricanske Stijene’deki derin uçuruma 200 Boşnak ve Hırvat atıldı. Sağ kalma ihtimalini ortadan kaldırmak için bir de üzerlerine el bombaları fırlatıldı. Bosna-Hersekli adli tıp uzmanları 100 katlı bir bina yüksekliğindeki uçurumun dibinde canları pahasına kemik topluyor. BOSNA-Hersekli adli tıp uzmanları, Sırp katliamına kurban giden 200 Müslüman ve Hırvat’ın cesetlerini bulmak için hayatlarını tehlikeye atıyor. Bosna Savaşı’ndan kalma kalıntıların izini süren uzmanlar, Koricanske Stijene’de bulunan yüz katlı bir bina yüksekliğindeki uçurumun dibindeki çalışmalarını sürdürüyorlar. 92 katliamı 1992’de Sırplar, Müslüman ve Hırvatları bu uçurumdan aşağıya atmış ve öldüklerinden emin olmak için de üzerlerine el bombası fırlatmışlardı. Dolayısıyla, uzmanlar bir yandan yükseklikle, diğer yandan da o dönemde patlamamış bombalarla uğraşmak zorunda. Kayıp İnsanlar Komisyonu’ndan Amor Masovic, “Bölgeyi bir dağcı gibi karış karış incelerken, karşılaştığımız en büyük zorluk zehirli yılanlar oldu. Biz burada çalışmak için bu kadar zorluk çekiyoruz. Uçurumdan atılan, kurtulma ya da ailelerini bir daha görme şansları olmayan insanların neler yaşadığını hayal bile edemiyorum” dedi. Uzmanların ilk bulduğu iskeletler, uçurumun yarısında tutunup kalmış olanlardı. Bu kurbanların, düştükten sonra sağ kurtulup yukarı tırmanmaya çalışırken üzerlerine atılan bombalarla öldüğü tahmin ediliyor. Ancak bulguların çoğunun üzeri kayalarla kaplanmış durumda. Cesetler vahşi hayvanların da saldırısına uğradığı için kimlik tespiti yapılması son derece zor. Kimlik tespiti zor Şimdiye kadar yapılan çalışmalardan 102 torba insan kalıntısı çıktı. Uzmanlar bu kalıntıların en az 37 kişiye ait olabileceğini belirtiyor. Torbalar toplandıktan sonra, Ağustos sıcağında 300 metrelik uçurumdan yukarıya taşınıyor. O dönemde yakınlarını kaybetmiş olanlar, uçurumun üstündeki yol kenarında çalışmaları izliyor ve çıkanların içinde kendi akrabaları olması için dua ediyor. Ancak kemiklerde DNA testi yapmak için yeteri kadar kalıntı bulunmuyor. Bu nedenle, kimlik tespitinin çok uzun zaman alacağı belirtiliyor. 102 torba kemik YAPILAN çalışmalardan 102 torba insan kalıntısı çıktı. Uzmanlar bu kalıntıların en az 37 kişiye ait olabileceğini belirtiyor. Torbalar toplandıktan sonra, Ağustos sıcağında 300 metrelik uçurumdan yukarıya Haber Ajansı / Dünya Haberler
0225 BOSNA-Hersekli Adli Tıp Uzmanları, Sırp Katliamına Kurban Giden 200 Müslüman ve Hırvat’ın Cesetlerini Bulmak İçin Hayatlarını Tehlikeye Atıyor. Saraybosna savaşı sırasında Koricanske Stijene’deki derin uçuruma 200 Boşnak ve Hırvat atıldı. Sağ kalma ihtimalini ortadan kaldırmak için bir de üzerlerine el bombaları fırlatıldı. Bosna-Hersekli adli tıp uzmanları 100 katlı bir bina yüksekliğindeki uçurumun dibinde canları pahasına kemik adli tıp uzmanları, Sırp katliamına kurban giden 200 Müslüman ve Hırvat’ın cesetlerini bulmak için hayatlarını tehlikeye atıyor. Bosna Savaşı’ndan kalma kalıntıların izini süren uzmanlar, Koricanske Stijene’de bulunan yüz katlı bir bina yüksekliğindeki uçurumun dibindeki çalışmalarını katliamı1992’de Sırplar, Müslüman ve Hırvatları bu uçurumdan aşağıya atmış ve öldüklerinden emin olmak için de üzerlerine el bombası fırlatmışlardı. Dolayısıyla, uzmanlar bir yandan yükseklikle, diğer yandan da o dönemde patlamamış bombalarla uğraşmak İnsanlar Komisyonu’ndan Amor Masovic, “Bölgeyi bir dağcı gibi karış karış incelerken, karşılaştığımız en büyük zorluk zehirli yılanlar oldu. Biz burada çalışmak için bu kadar zorluk çekiyoruz. Uçurumdan atılan, kurtulma ya da ailelerini bir daha görme şansları olmayan insanların neler yaşadığını hayal bile edemiyorum” ilk bulduğu iskeletler, uçurumun yarısında tutunup kalmış olanlardı. Bu kurbanların, düştükten sonra sağ kurtulup yukarı tırmanmaya çalışırken üzerlerine atılan bombalarla öldüğü tahmin ediliyor. Ancak bulguların çoğunun üzeri kayalarla kaplanmış durumda. Cesetler vahşi hayvanların da saldırısına uğradığı için kimlik tespiti yapılması son derece tespiti zorŞimdiye kadar yapılan çalışmalardan 102 torba insan kalıntısı çıktı. Uzmanlar bu kalıntıların en az 37 kişiye ait olabileceğini belirtiyor. Torbalar toplandıktan sonra, Ağustos sıcağında 300 metrelik uçurumdan yukarıya dönemde yakınlarını kaybetmiş olanlar, uçurumun üstündeki yol kenarında çalışmaları izliyor ve çıkanların içinde kendi akrabaları olması için dua ediyor. Ancak kemiklerde DNA testi yapmak için yeteri kadar kalıntı bulunmuyor. Bu nedenle, kimlik tespitinin çok uzun zaman alacağı torba kemikYAPILAN çalışmalardan 102 torba insan kalıntısı çıktı. Uzmanlar bu kalıntıların en az 37 kişiye ait olabileceğini belirtiyor. Torbalar toplandıktan sonra, Ağustos sıcağında 300 metrelik uçurumdan yukarıya taşınıyor. Samsun'da dalgalar arasında kaybolan 16 yaşındaki çocuk hayata döndürüldü Yazar Salman Rüşdi, New York'taki konferansta saldırıya uğradı! 'Şeytan Ayetleri' kitabı nedeniyle ölüm tehditleri alıyordu Bakan Murat Kurum, konut ve kira fiyatlarının hızla düşeceğini söyledi Kaynak DHA Son Dakika Son Dakika › Dünya › Uçurumdan Çiçek Değil İnsan Kemiği Topluyorlar - Son Dakika Bu haber Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. Demirören Haber Ajansı tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı Demirören Haber Ajansı kurumudur. Son Dakika
mcgill üniversitesi psikoloji profesörlerinden donald hebb, 1951'de beynin fizyolojisi hakkında bir dizi araştırma yapmıştır. yüzlerce öğrencinin kaydolup, sadece 72 tanesinin yeterli veri üretebilecek kadar dayanabildiği bu deneyde, sadece 6 öğrenci deneyin hedeflediği 6 tam gün boyunca duyu kıtlığına dayanmış ve deneyi tamamlamıştır. deneye katılan kişilere o zaman için çok iyi bir tutar olan günlük 20$ ödenmiştir. hiçbir şekilde 1m'lik bir odadan çıkamayan, tuvalet ihtiyacının giderilmesi, su ve yemek ihtiyacı dışında sürekli bir yatakta el/kol, göz ve kulakları kapatılmış şekilde yatmak durumunda bırakılan deneklerin çok büyük bir çoğunluğu bu durum devam ettiği sürece basit temel işlemleri çözümleyemez ve muhakeme edemez olmuş, halüsinasyonlar görmeye ve akli melekelerini kaybedecek hale geldiklerine dair belirtiler göstermeye başlamıştır. magazin boyutu da katalım bu 6 kişi içinde olup olmadığı bilinmemekle beraber, bu deneylerde yer alan ve çalışmadan keyif aldığını belirtip, bir kaç kez katılan tek kişi olmuştur o zamanlar henüz 17 yaşındaki bu öğrenci, sanatçı leonard cohen'dir. deneklerin çoğu daha ilk 8 saat içinde inanılmaz bir mutsuzluk düzeyine ulaşmıştır. hatta paraya gerçekten çok ihtiyacı olduğu bilinen denekler dahi daha ilk gün bitmeden deneyi terk edip, günlük 7-8$ yevmiyeli işlere geçmeyi tercih etmiştir. hebb'in bunun dışında da çalışmaları mevcut örneğin yaşları 6-15 arası 600 öğrencinin yer aldığı bir başka deneyde, öğrencilere o günden sonra okulda hiçbir ders ya da ödev yapma zorunlulukları olmadığı söylenmiş, sınıfta kötü davranışlar sergilemeleri halinde alacakları ceza, dışarı çıkıp oyun oynamak, iyi davranışlar için ise alacakları ödül daha fazla ders çalışmak olduğu açıklanmıştır. daha birinci günün sonunda tüm öğrenciler daha fazla ders çalışmayı tercih etmişlerdir. insan doğası gereği tembel ve enerji tasarrufu moduna geçebilen bir varlık olduğu düşünülse de, insanlar aslında çalışmayı ama asıl bir şeylere ait olmak ve ürettiği “şeyin” bir işe yaradığını hissetmeyi sever. yaptığı işi bir amaç uğruna ve fayda sağladığına inanarak yapan insanlar, hayatta daha mutlu oluyor. ilginç değil mi? çoğumuz “valla parayı bulsam, hiçbir şey yapmadan, hiç çalışmadan yaşarım” demiştir. ama beynimizin sağlıklı çalışabilmesi için bile dış uyaranlara ve aktiviteye, mutlu olabilmek için ise çalışmaya ve çabalamaya ihtiyacımız var. psikolog philip brickman ve ekibinin yaptığı bir araştırma, piyangodan büyük ikramiyeyi kazanan insanların 22 kişilik bir örneklem bir aydan kısa bir süre içinde, kendilerini iyi hissetme düzeyi açısından daha önce bulundukları enalt noktalara geri döndüğü, hatta daha da altına indiğini göstermiştir. yani insanlar kazanmadan önceki mutsuz hayatlarına bir süre sonra geri dönmektedir.
Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı, 10 yaşındaki küçük kızının yanında annesi Emine Bulut'u 38 vahşice öldüren baba Fedai Varan 43 için hazırladığı iddianameyi Ağır Ceza Mahkemesine olay tarihinde, Kırıkkale ili, Menderes Caddesi üzerinde bulunan, bir restoranda, Emine Bulut isimli şahsın eski eşi Fedai Varan tarafından bıçakla öldürüldüğünün bildirilmesi üzerine soruşturmaya başlandığı, yapılan araştırmada şüphelinin daha önce de maktul hakaret etmesi sebebiyle, Kırıkkale 4. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davasının görüldüğü, buna ilişkin kararın dosya arasına alındığı, dosya kapsamında şikayetten vazgeçme sebebiyle düşme kararı verildiği, 18 Ağustos 2019 tarihli otopsi raporunda, maktulun ölüm sebebinin kesici alet yaralanmasına bağlı büyük damar ve iç organ harabiyetinden gelişen iç ve dış kanamadan kaynaklandığının belirtildiği aktarıldı. Şüphelinin alınan ifadesinde, maktulun eski eşi olduğunu, müşterek çocuklarının bulunduğunu, eşinin ve eşinin ailesinin çocuğuyla görüşmesini engellediğini, maktulun kardeşlerinin kendisini sürekli tehdit ettiğini ancak şimdiye kadar şikayetçi olmadığını belirttiği ifade edildi."ÖLDÜRDÜM HERKES DUYSUN"İddianamede, olayla ilgili bilgi sahibi ifadeleri alınan şahısların beyanlarına göre, "Şüphelinin agresif bir tutumla kadınla tartıştığını, maktulenin ise şüpheliyi sakinleştirmeye çalışıp sakince konuşmasını sağlamaya çalıştığını, şüphelinin eylemi gerçekleştirdikten sonra 'Bana çocuğumu göstermiyor, k....yi öldürdüm, herkes duysun' şeklinde bağırdığını belirttikleri, şüpheli ile maktulenin, 2006 yılında evlendikleri, bu evlilikten 2009 doğumlu müşterek çocuklarının bulunduğu, tarafların 2013 yılında boşandıkları, çocuğun velayetin maktule anneye ait olduğu, sanığın çocukla her ayın ilk ve son haftası hafta sonları ile Temmuz ayında kişisel ilişkisinin bulunduğu, dosya içerisinde bulunan, 20/08/2019 tarihli Whatsapp mesaj kayıtlarındaki fotoğraflardan ve ifadesi alınan müşterek çocuk beyanından da anlaşıldığı üzere müşterek çocuğun şüpheli ile görüşmek istediğinde herhangi bir engellemenin olmadığı, şüphelinin çocuğuyla görüştürülmediği iddiasının bu haliyle yerinde olmadığı, yine Whatsapp mesajlaşma kayıtlarında, olay tarihinden 1 gün önce, maktulenin tekrar evlenme durumundan şüpheliye bahsettiği, şüphelinin de hem müşterek çocuğun dershaneye yazılması hem de maktulenin evlenme durumuyla ilgili görüşmek için olay gününde, bir kafeye gittikleri, aralarında tartışma olduğu, tarafların ayrıldıktan sonra Menderes Caddesi üzerinde tekrar karşılaştıkları, birlikte restorana geçtikleri, şüphelinin maktüle ile tekrar tartışmaya başladığı, şüphelinin restorandan dışarı çıkıp başka yerde konuşmak amacıyla maktule sözlü baskı yaptığı ve agresif tutum sergilediği, bu durumun iş yeri sahibi beyanından sabit olduğu, bunun üzerine maktulenin şüpheli ile iş yeri dışına çıktığı, akabinde maktulenin iş yeri içerisine koşarak girdiği, arkasından gelen şüphelinin maktuleyi yakaladığı ve pantolonunun cebinden çıkardığı bıçak ile maktuleyi boğazından kesmek ve vücudunun çeşitli yerlerine bıçağı sokmak suretiyle öldürdüğü, olayda kullanılan bıçak üzerinde inceleme yapılmak üzere kriminal incelemeye gönderildiği, bıçağın 6136 sayılı yasa kapsamında kalıp kalmadığı ile ilgili rapor geldiğinde ayrıca değerlendirme yapılacağı belirtildi."HİÇ SIKINTI DEĞİL, NE OLACAKSA OLSUN"Tanık beyanlarına göre, "Şüphelinin iddia ettiği gibi maktulenin şüpheliye yönelik herhangi bir hakaretinin bulunmadığı, şüphelinin eylemini haksız tahrik altında işlemiş gibi göstermek amacıyla bu şekilde beyanda bulunduğu, bu sebeple şüphelinin bu yöndeki savunmalarına itibar edilmemesi, şüpheli ile maktulenin bir kafeden ayrıldıktan sonra şüphelinin maktuleyi bir süre takip ettiği, ardından takibi bıraktığı, bu esnada maktule Whatsapp uygulaması üzerinden "Gider paşa gibi yatarım, Emine hiç sıkıntı değil, ne olacaksa olsun gider yatarım" diye mesaj attığı iddianamesinde, tartışma esnasında maktulenin şüpheliye yönelik herhangi bir hakaretinin olmadığı, aksine şüphelinin maktuleye yönelik cebir ve hakaretinin olduğunu belirttiği, maktülenin restoranda konuşmak istemesine rağmen dışarıda konuşmak istediğini belirterek önceden tasarladığı eylemi, daha kolay gerçekleştirebileceği için maktuleyi iş yeri dışına çıkardığı, maktulenin restorana doğru tekrardan kaçması üzerine, şüphelinin maktuleyi yakalayarak boğazını kesmek ve vücudunun çeşitli yerlerine bıçak sokmak suretiyle "tasarlayarak ve canavarca hisle adam öldürme" suçunu işlediği, mahkemenizce yapılacak yargılama neticesi verilecek kararda; şüphelinin daha öncede müştekiye hakaret etmesi sebebiyle hakkında kamu davası açılması ve şüphelinin suç işlemekten çekincesi olmaması sebebiyle hakkında takdiri indirim sebeplerinin TCK madde 62 uygulanmaması, olay öncesinde şüphelinin maktüleyi öldürme saiki ile hareket geçerek bu yönde hazırlıkta bulunduğu ve olay sırasında müşterek çocuğunun yanında olacağını bilmesine rağmen, suç işleme kararlığında tereddüde düşmeyerek, müşterek çocuklarının yanında, maktulenin hayati bölgelerine birden çok kez bıçak darbesi vurmak suretiyle canavarca hisle hareket ettiğinin gözetilmesi suretiyle aleyhe değerlendirme yapılarak, şüphelinin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi talep edildi.
uçurumdan düşsem hiç sıkıntı değil